26 Şub 2012

UMRE İBADETİ

Bayburt Eymur Köyü

 Münür GÖRGÜN 

UMRE İBADETİ



      Sevgili kardeşlerim; Mukaddes beldelere gitmek, Mekke'yi görmek Beytullah'ı tanımak, tavaf etmek ,Safa ile Merve arasında say etmek, minayı, müzdelifeyi, arafati tanımak,medinede bulunmak, Mescidi Nebevide namaz kılmak;hulasa pek çok peygamberin doğup büyüdüğü toprakları,yerleri; kutsal beldeleri ibadet maksadıyla ziyaret etmek, gezip görmek; özellikle Sevgili peygamber efendimizin doğduğu, büyüdüğü ve görev yaptığı o mukaddes mekanları ibadet maksadıyla ziyaret etmek; yani Hacca ve Umreye gitmek her müslümanın gönlünde yatan bir istek ve arzudur
Bu sene de kutsal beldelere gitme ve umre yapma imkanı bana verdiği için Yüce Allaha sonsuz hamdü senalar ediyorum. Selam götürdük dua ile ayrıldık.  En kısa zamanda tekrar gitmek arzu ve isteyi ile...Yüce Rabbim herkese nasip etsin.
     Değerli kardeşlerim; Umre yokçuluğu,hac yolculuğu gibi bir ibadet yolculuğudur. Bu yolçuluk kişinin manevi hayatını gözden geçirmesi ve ruhi bir yenilenme gerçekleştirebilmesi için bir fırsattır. Umre, Müslüman'ın hayatında dönüm noktası teşkil eden ibadetlerdendir.
      Müslüman, manevi dünyasını geliştirmesi,yenilemesi ve zenginleştirmesi için bu fırsatı iyi değerlendirmelidir. Bu kutsal seyahatin amacına uygun bir şekilde gerçekleşebilmesi için ,bilinçli bir şekilde yerine getirilmesi gerekir. Şüphesiz ki peygamberlerin, Hz.İbrahimin (s.a.v)ve özellikle Peygamber efendimizin (s.a.v)doğup büyüdüğü, peygamberlik yaptığı o uğurda pek çok sıkıntılara katlandığı, o mukaddes yerlere ibadet maksadıyla gitmek ve ziyaret etmek elbette bilinçli,şuurlu ve duygulu bir şekilde olmalıdır.değilse yapılan yolculuk anlamını yitirir. Bu duruma düşmemek için,ilk insan ve ilk peygamber Hz.Adem(A.s)'den itibaren pek çok ulul-azm peygamberin Allaha bağlılık ve teslimiyetine şahit olan kutsal topraklarda bulunurken bir bakıma kendimizi yeniden keşfetme yolculuğuna çıktığımızın farkında olmalıyız.
     İnsan olarak herkesin birtakım hataları, günahları ve yanlışları olabilir. Bu ibadetlerin bilinçli ve şuurlu yapılması ve o mukaddes iklim,günahlarımızın affına sebep olabilir. Geleceğe yönelik olarak da hayatımızda ter temiz bir sayfa açabilmek için büyük bir imkan bize sunabilir.Çünkü mübarek mekanlarda bulunmak,günahların affı ve duaların kabulu için önemli bir fırsattır.
     Umrenin fazileti ile ilgili olarak Hz. Peygamber(s.a.v)şöyle buyurur:"Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler."(Müslim,Hac,437,hadis No:1349) ve:" Ramazanda yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir."(İbni Mace,Menasik,45.Hadis No:2991)
     İhrama girmek hazura çıkmaktır. Mahşerde Allahın huzuruna çıkacağını ve hesap günü hesap vereceğini hatırlamak ve bir çeşit mahşeri yaşamaktır.
    Bu sebeple Hac ve umre ibadetlerinin hatta tüm ibadetlerimizin, cahiliye değerlerinin egemenliğinden kurtularak İslami ve insani değerlerin hayatımız boyu huzur iklimine girmemize vesile olmasını temenni ediyoruz. Selam ve Dua ile..... 

Münür GÖRGÜN  Emekli Müftü
25 Şubat, 2012 16:51

17 Şub 2012

CUM'A NAMAZININ FAZİLETİ


CUM'A NAMAZININ FAZİLETİ


  Cuma namazına giderken ayakları tozlanan kimseye cehennem ateşi haramdır."
( Hadis i şerif - Tirmizi )

  (Cuma namazından sonra, yedi defa ihlas ve muavvizeteyn [yani iki Kul euzüyü] okuyan kimseyi,
  Allahü teâlâ, bir hafta, kazadan, beladan, kötü işlerden korur.) Hadis-i Şerif [İbni Sünni]




CUMANIZ MÜBAREK OLSUN


7 Şub 2012

HAYIRLI CUMALAR

Bayburt Eymur Köyü

Cuma günü, kuşlar ve vahşi hayvanlar birbirine "Selamün aleyküm, bugün Cuma günüdür" derler.) [Deylemi]Hadis-i Şerif.



.Sakın kendini Günahkârlarla mukayese etme, kendini evliya sanırsın..? 
İyilerle mukayese et ki, hatalarını bulasın..!


1 Şub 2012

HOŞGELDİN KIŞ

Bayburt Eymur Köyü

HOŞGELDİN KIŞ


ELHAN-I ŞİTA

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyâm-ı nev-bahârı arar.

Ey kulûbun sürûd-ı şeydâsı,
Ey kebûterlerin neşîdeleri,
O bahârın bu işte ferdâsı:
Kapladı bir derin sükûta yeri
karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.

Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar.

Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze
Na'şın üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar.



Kaynak:Cenap Şahabettin


31 Oca 2012

Mevlid Kandili

Bayburt Eymur Köyü

Mevlid Kandili


Hz. Muhammed (sav) efendimiz Hicret'ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke'nin Haşimoğulları mahallesinde, Safa Tepesi yakınında bir evde doğdu. Bu kutlu günde yani o büyük günde henüz güneş doğmadan 
âlem nur ile doldu. Âdem aleyhisselâmdan beri babadan evlâda intikal eden nur asıl sahibine ula...ştı.

Muhammed aleyhisselâmın nuru, Âdem aleyhisselâmdan itibaren temiz babalardan ve temiz analardan geçerek gelmiştir. Kur'ân-ı Kerimde Şuara suresi 219. ayetinde Yüce Allah şöyle buyurur: “Sen, yani senin nurun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır.”

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’ in (sav) dünyaya geldiği gece, müthiş alametler kendini göstermiştir.
O gece bir yıldız doğdu ve bunu gören Yahudi bilginleri Peygamber efendimizin doğduğunu anladılar. Eshâb-ı kiramdan Hassan bin Sabit şöyle anlatır: “Ben sekiz yaşındaydım. Bir sabah vakti Yahûdînin biri, hey Yahudiler! diye çığlık atarak koşuyordu. Yahudiler ne var, ne oluyor diyerek yanına toplanınca şöyle söyledi: "Haberiniz olsun Ahmed'in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyaya geldi” dedi.

Yine O büyük gecede Medâyin şehrindeki İran Kisrâsının sarayının on dört kulesi (burcu) yıkıldı. O gece gürültüyle ve dehşetle uyanan Kisrâ ve halkı yine kendilerinden bazı ileri gelenlerin gördükleri korkunç rüyaları tabir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar.

Hz. Muhammed (sav) efendimiz doğduğu gece Kâbe' deki putlar yüz üstü yere yıkıldı. Urvetübni Zübeyr rivâyet eder: "Kureyşten bir cemâatin bir putu vardı. Yılda bir defâ onu tavâf ederler, develer kesip şarap içerlerdi. Yine öyle bir günde putun yanına vardıklarında onu yüzüstü yere yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı ve bu durum üç kez tekrarlandı. Bunun üzerine etrafına iyice destek verip diktikleri sırada şöyle bir ses işitildi: "Bir kimse doğdu yeryüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların korkudan kalpleri titredi." Bu hâdise tam Hz. Muhammed (sav) efendimiz doğduğu geceye rastlıyordu.
Yine o gece Mecusîlerin yani ateşe tapanların bin yıldan beri yanmakta olan kocaman ateş yığınları anîden söndü. Ateşin söndüğü tarihî not ettiler. Kisrânın sarayından burçların yıkıldığı geceye isabet ediyordu.

O zaman insanların mukaddes saydıkları Sâve Gölü de yine o gece bir anda suyu çekilip, kuruyuverdi.

Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin vadisi de, o gece su ile dolup taşarak akmaya başladı.

Hz. Muhammed (sav) efendimizin doğduğu gece ve daha sonra o zamana kadar görülmemiş bu alametlerden başka pek çok hâdise gerçekleşmiştir. Bunların hepsi son Peygamber Hz. Muhammed (sav) efendimizin dünyaya teşrif ettiğine işaret olmuştur.

Mevlid Kandili Nasıl Geçirilmeli

Mevlid Kandili Nasıl Geçirilmeli, Mevlid kandili Nasıl Kutlanır, Mevlid Kandilinde Neler Yapılır, Mevlid Kandilinde Yapılacaklar, Mevlid Kandili Gecesinde Nasıl ibadet edilir

Mevlid gününün fâzileti cuma günü gibidir. Cuma günü, cehennem azâbının durdurulduğu hadîs-i şerîf ile bildirilmiştir. Bunun gibi, mevlid gününde de azab yapılmaz. Mevlid geceleri sevindiğini göstermeli, çok sadaka vermeli, davet vermeli, davet edilen ziyâfetlere gitmelidir.

Üzerinde namaz borcu olan kimsenin bu gecede hiç olmazsa bir günlük namaz kaza etmesi uygun olur.     Böylece hem borcunu öder hem de geceyi ihya etmiş olur.

Mümkünse, kandil gecesi olması sebebiyle tesbih namazı kılınır. Secde ayetleri okunup, secdeler yapılır. Dua edilir. Üzerinde kaza namazı bulunan kimselerin bu gibi mübarek gecelerde nafile namaz yerine kaza namazı kılmaları daha yerinde olur.

Mevlid Gecesi gündüzünde mezarlar, bizden dua bekleyen yakınlarımızın kabirleri ziyaret edilmeli: Ruhlarına Kur'an-ı Kerim okumalı, dua etmeli, onlar için de ALLAH Teala'dan afv ü mağfiret dilemeli, böylelikle ruhları şad edilmelidir. Ayrıca Peygamberimiz (S.A.V.)in, ashabın, tabiinin, diğer büyüklerimizin, meşayıhımızın, akrabalarımızın özellikle analarımızın, babalarımızın ve hocalarımızın...

Kısacası bütün Müslümanların ruhlarına Kur'an-ı Kerim okunmalıdır. Ayrıca bütün Müslümanların mağfiret-i ilahiyyeye, maddi ve manevi bütün hayırlara bereketlere nail olmaları, yeryüzünden zulüm ve küfrün kalkıp İslam'ın hakim olması için de içtenlikle dua edilmelidir. Ya Rabbi! Cümlemizi rahmetine gark eyle. Afv ü mağfiretine nail eyle. Cehennemden uzak eyle. Cemalinle ve Firdevs Cennetinle müşerref eyle. Dünya ve ahiretimizi mamur eyle. İslam'ı ve Müslümanları aziz ve mansur eyle. Amin!

Mevlid Gecesi ve gündüzünde fakir fukarayı, yetim ve kimsesizleri görüp gözetmek: ihtiyaç içerisinde kıvranan din kardeşlerimizin yardımlarına koşmak, onlara imkanlar ölçüsünce tasaddukta bulunmak mutlaka yapmamız lazım gelen bir husustur. Çünkü Cenab-ı Hak:"ALLAH Teala sana ihsan ettiği gibi sen de başkalarına ihsan et." (Kasas Suresi: 77) buyurmaktadır. Ebu'd-Derda (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Fakirleri kollayıp gözetiniz. Çünkü siz aranızdaki fakirler sayesinde (onların duası bereketi ile) rızıklandırılıyor ve ALLAH Teala'dan yardım görüyorsunuz," (Ebu Davud, Cihad: 70, Tirmizi, Cihad: 24, Nesei, Cihad: 43, A.b.Hanbel, 5/198) buyurdu.


Peygamber efendimiz buyurdu ki

Bir gün dört büyük melek geldi

Cebrail aleyhisselam dedi ki:
(Ya Resulallah, sana her gün on salevat getirenin elinden tutar, sıratı kuş gibi geçiririm.)


Mikail aleyhisselam dedi ki:

(Ben de, ona, Kevser havuzundan kana kana içiririm.)

İsrafil aleyhisselam dedi ki:
(Ben de, onun affı için başımı secdeye koyarım. Allahü teâlâ onu affetmedikçe başımı secdeden kaldırmam.)

Azrail aleyhisselam da dedi ki:
(Ben de, onun ruhunu, Peygamberler gibi kabzederim.)

Peygamber efendimiz s.a.v. de:
 (Bu ne büyük lütuf ve ne büyük bir ihsandır ya Rabbi) dedi.




19 Oca 2012

Hayırlı Cum-a'lar

Bayburt Eymur Köyü

Cuma'nız Mübarek olsun



(Sadi)

Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir. 





Duaların geri çevrilmeyeceği bugünde rabbim dualarımızı kabul etsin. 
Bizleri rahmetinden mahrum bırakmasın güzel Mevlam...
Hayırlı Cum-a'lar 

14 Oca 2012

Nasihatler - Tavsiyeler

Bayburt Eymur Köyü

“ Din nasihatten ibarettir” Buyuran Peygamber efendimiz(s.a.v)in hadisi şerifine uyarak; Allah için, melekleri için, bu siteyi takib eden ve bütün İslam için bu yazımın ulaştığı tüm kardeşlerime faydalı olur ümidiyle şu tavsiyeleri aktarmak istiyorum..!
"                                                                                                                                                                                                    

Nasihatler  Tavsiyeler 


Dostlar! Akidenizi sağlamlaştırın. 
Allahın istediği gibi inanın.
Muvahhit olunuz.
En çok Allahı seviniz.
Mülkün gerçek sahibi Allah tır.
Ölüm ve hayat onun elindedir.
Öldürende yaşatanda odur.
Başarı Allah’tandır.
Allaha güvenin ve yalnız ondan yardım bekleyiniz.
Başarıyı başka yerde aramak, Allahı hesaba katmamaktır, Bu da iman zafiyetidir. 
Rızkı veren Allah tır. 
Herkes çalıştığının karşılığını alır.

Aynı ümmetin mensuplarıyız Tefrika çıkarmanın şirkin sosyal çeşidi olduğunu unutmayalım.
Muvahhit Müslüman,”Lailahe illelah” diyen ve bunun bedelini ödemeye hazır olandır.
Allah dostlarını seven ve sevdiklerine cennet kesilen; Allahın düşmanlarına kızan ve kızdı mı cehennem kesilendir.
Yüreğinizde imanınızı iktidar ediniz. İmanın iktidar olmadığı bir yürekte şeytan ihtilal yapar ve iktidarını kurar.
Şeytan bizim apaçık düşmanımızdır, Şeytanla hiçbir zaman barış yapmayınız. Salih amellerle imanınıza destek sağlayın.

Kalbiniz imanınızın mezarı değil sarayı olsun.İmanınızı iktidarsız etmeyin Yüreğe hapsedilmiş iktidarsız bir imanın size ne faydası olur.

Temizlik imandandır. Hadesten ve necasetten taharet yaptığınız gibi duygu ve düşünce necasetinden de temizleniniz.
Elbise ve seccadeniz temiz olduğu halde hala huşu ve huzur içinde bir vakit namaz kılamamanın hasretini çekiyorsanız, bunun sebeplerinin duygu ve düşünce necasetlerinden temizlenmesinde arayınız.
Abdest müminin silahıdır, silahsız dolaşmayın bunu alışkanlık haline getirin.
Abdestli dolaşmak sizi yersiz endişelerden, gereksiz korkulardan, gündelik stresten uzak tuttuğuna şahit olacaksınız.
Sözünüzde özünüzde doğru olunuz, yalana alışmayınız, mümin kendisinden emin olunandır.
Unutmayın ki,”Resul” olmadan çok daha önce”emin” olan bir peygamberin ümmetiyiz. Emniyeti yara alanın imanı yara alır.
Dünya ve dünyalıkların sahibi olunuz.Onların sizin sabi olmasına izin vermeyin. Eşya size hizmet etsin , siz eşyanın hizmetkarı olmayın
Gıybet ve dedi-kodu yapmayın, bu toplumsal bir hastalıktır. Müminler,elinizden ve dilinizden emin olsun. “Müminin mümine kanı, malı, ırzı ve suizannı haramdır” Bunu bilin. Gıybetin bir kul hakkı olduğunu unutmayın.
Haya ve edepli olunuz. Edep imanın yıldızıdır. Hz. Peygamber’in:” Utanmazsan istediğini yap” sözünü hatırlayınız.
Kusurlarınızı ve hatalarınızı başkalarına bulaştırmayın. Dostlarınızın hüznünü ve sevincini paylaşınız.
Eğer İslami değilse,gittiğiniz ortama ve girdiğiniz topluma uymayın, gittiğiniz ortamı ve girdiğiniz toplumu kendi inançlarınıza uydurunuz.
Kendi değerlerinize göre bir çevre oluşturamazsanız birileri sizin adınıza,sizin değerlerinize taban tabana zıt bir çevre oluşturu verecektir.
Kahır çekiniz ki kahrınız çekilsin. Mütecessis olmayın, müminlerin kusurlarını araştırmak,ayıplarını ortaya dökmek, Allahın yasakladığı bir davranıştır. Marazi ( hastalıklı) tiplerdir' ki Allahın güzel isimlerinden biri de “Settar” ( Ayıpları örten,kapatan) dır. Başkalarının açığını yakalamaktan zevk alan tipler Marazi ( hastalıklı) tiplerdir.
İnsanların ızdıraplarına ortak olunuz, yetimleri, öksüzleri, garipleri, dullar ve kimsesizleri görüp gözetiniz bunlar islamın doğal müttefiki'dirler.

Dini hassasiyeti,hem özünüzde hem toplumunuzda diri tutmaya çaba gösteriniz.
“ İman ettim” demek “ Mutlu oldum” demektir, çünkü İslam mutluluğun diğer adıdır "iman". İslamın M.G sınırlarını çiğnemeyi, insanın mutluluğuna doğrulan bir tecavuz olduğunu biliniz.
Allahın hu dutlarının çiğnenmesine göz yummayınız, Bu bir iman zaafıdır ki sonu nifaka çıkar.



.Sık sık verilen aynı öğütten SIKILMA.

Çünkü, bir çiviyi çakabilmek için

DEFALARCA.. VURMAK.. gerekir.."?


Münür Görgün E.Müftü


8 Oca 2012

MÜCAHEDE (HA GAYRET)

MÜCAHEDE (HA GAYRET)


Bizleri yoktan var eden ve sayısız nimet ve imkanlarla bizleri yaşatan alemlerin rabbi olan Yüce Rabbimiz Allah Taalaya hamd ediyoruz.
Alemlere rahmet olarak gönderilen ve ümmeti olmaktan şeref duyduğumuz rahmet peyğamberi efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v)e de sonsuz salat ve selam ediyoruz. Hz.Peyğamberin ev halkına, ehli beytine ve ona ümmet olma şerefiyle şereflenen tüm kardeşlerime de sonsuz selam ediyorum.


Öncelikle, Bu güzel siteyi hazırlayıp yayın hayatına başlayan, köyümüz adına güzel bir hizmet yaptığına inandığım Şefik kardeşime teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.
Ayrıca sohbet köşesi adıyla bendenize bir köşe ayırdığı için şükranlarımı ifade ediyorum.
Ve inşaallah haftada bir defa da olsa haftalık yazılarımla beraber olmayı umuyorum.Allah utandırmasın.

Münür Görgün E.müftü 

                                                                                                                                                                      

Allah'a kulluk etmek

Şu bir gerçek'ki; geçici bulunduğumuz bu dünyada sırtımızda geçici olarak taşıdığımız bir emanet var. Bu emanetin bize ait olmadığı her halinden belli.
Elimizde olmayarak geldiğimiz bu dünyada sağlık,beden,din,kuran v.b gibi emanetleri sırtımızda bulduk. 

Bu emanet elimizden alınırsa bunada mani olamıyoruz. Ama birgün bütün bunları kaybedeceğiz. Bizden evvel gelip gidenler gibi bizde bir gün sadece mezar taşlarıyla anılacağız. Belkide meçhullere karışacağız. Unutulacağız. 

Halbuki bu kainatta silinmeyen ve unutulmayan bir iz bırakmalıyız. Bu bir fani için en mukaddes bir şey. Dünyada fani olan insan ancak bu yolla ebediyete mezhar olabilir. Beka için yaratılan insan bu yolu, yaşarken bulabilir. Buda Allah için
çalışmakla,gayretle,günahsız yaşamaya çalışmakla mümkün olabilir.    Hz Peyğamber efendimiz (A.S)a,onun ashabına ve onun yoluna yürüyenlere benzemekle mümkündür.

Çünkü onlar bunu başardı,bekaya ulaştılar. Adam gibi adam olmak, Allah yolunda gayret sarfetmek,sayısız nimetlerle bizi bu dünyada yaşatan Allah'u Taala'ya; bu nimetlere karşılık olarak şükretmek,kulluk etmek insan olarak bize yaraşan bır tavır olmalıdır.
Bu konuda yardımcımız Allah olacaktır. Nitekim Yüce Allah (c.c):” Bizim yolumuzda gayret edenleri,çalışanları,cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz.
Şüphe yokki Allah iyi davrananlarla beraberdir” ( Ankebut/69) buyurarak müslümanca,dindar olarak,günahsız bir şekilde Allaha kulluk ederek yaşamak istetenlere Allah Taala yardım edeceğini beyan ediyor. Şuda bir gerçek ki;


Dünya ve ahret nizamı,ince bir hesap üzerine kurulmuştur. Yaratılan her şey bir hesaba tabidir. Kainat bir hesapla hareket eder. Allahın kanunudur.Sünnetullahtır bu.   
O halde kainat bir hesap içinde oldoğuna göre,kainatın en üstün varlığı olan insanın hesapsız ve kitapsız olması,yaşaması düşünülemez.    
Onun için insan ruhunda ne için yaratıldığı hususunda bir hesap inceliği duya bildiği ölçüde insandır. İnsan,gönlünde tevhid inancından bir ışık taşıya bildiği,inandığı ve kulluk yaptığı ölçüde insandır. 

    
Hakikatta İnsanın yer yüzündeki ilk vazifesi imandır. İman; Müminin yaşayışına bir şekil veren,hareketlerine canlılık getiren,onu özüne döndüren ve hayatını baştan başa ilahi çizginin içinde tutan,ebedi alemide kuşatan en üstün bir ameldir.İman:dünyadan ve dünyadaki her şeyden üstün olan inanç manzumesidir. Küfür ise bütün bunların zıddıdır.    
Bu sebeble insanın kendisini hesaba çekmesi,hayatını yaratılış gayesine göre düzenlemesi gerekir.   
   Dünyaya sadece yemek,içmek,eğlenmek için geldiklerini zannedenler hesapsız davranan zavallı ve acizlerdir. Bunun için her Müslüman kendisini hesaba çekecektir.
   Ölüm gelmeden önce ömrünün hesabını yapacaktır. İnsanın yaratılış gayesi:Allahı bilmesi,tanıması,ona kulluk etmesidir.
  
 Bununla beraber insan,ya hayırlı işler; Salih ameller işler.Ya da aksini yapar.Ama kim ne yaparsa ebedi alemde, ahret aleminde onu görecektir.Yüce Allah:”kendiniz için

Zerre miktarı hayır ve şerrin hesabının sorulacağı ( zilzal/7,8) kıyamet günü için hazırlanmamızı bizden Allah istemekredir:

  ”Ey iman edenler!Allahtan korkun ve herkes,yarına ne hazırladığına baksın. Allahtan korkun.
   Çünkü Allah,yaptıklarınızdan haberdardır.”( haşr/18) Cehennemin etrafı şehevatla yani nefsin hoşuna giden şeylerle çevrili,Cennetin etrafınında nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle çevrili olduğunu beyan eden eden(Riyazus-Salihin)rahmet peyğamberi efendimizin bu uyarısını dikkate alarak bir hayat yaşamak bizim kul olarak menfeatimize olacaktır.Selam ve dua ile. M.GÖRGÜN


Münür Görgün E. Müftü


                                                                                                                                                                     


Allah bütün insanları bu dünya hayatında O'na kulluk etsinler diye yaratmıştır. Kulluk etmek isteyenler...

                                                                                                                                                                     

30 Ara 2011

Allahın düşmanlarının bayramlarını kutlamaktan sakının

NOEL VE MİLADİ YILBAŞI


Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma. 

Onlar, Rablerine eş tutuyorlar". (En.am suresi. Ayet 150)


Ezelden ebede kadar, insanlığın felahı ve kurtuluşunu hedef alan, ve bunun dayandığı delilleri bir bir açıklayan yegane müessese ’’İslam Dini’’ dir. 

Yüce Rabbimiz, en üstün bir din olarak İslam Dinini göndermiştir. Bu yüce dinimiz, kendine has hükümleriyle, tazeliğini kıyamet sabahına kadar muhafaza edecek güzellikleriyle, ve pırıl pırıl insanlığa ışık saçan hakikatleriyle, on dört asırdan beri ayaktadır; Kıyamete kadar da ayakta kalacaktır...


İşte mensubu olmakla şeref duyduğumuz yüce dinimiz, kendi kaide ve kurallarını tahrif edecek müdahalelere, ve beşeri düşünceleri ona karıştırmayı hedef alan, her türlü teşebbüse karşı uyanık olmamızı biz mü’minler'den istemiş, ibadetlerde ve adetlerde, Gayri müslimleri taklit etmekten şiddetle kaçınmamızı emretmiştir.
Milletler; dini esaslara bağlılıkla, milli hasletlerini korumakla ayakta kalmışlardır. İslamiyyete bağlılığı gevşeyen, milli inanç ve düşüncelerini inkar eden milletler, taklitçisi olduğu topluluğun uydusu haline gelmişlerdir. 


Peygamberimiz Efendimizde bir Hadis-i Şeriflerinde mealen şöyle buyuruyorlar: 
“Kim bir kavme benzemeye özenirse, o da onlardandır.” 
Bu suretle, içi boşaltılmış Hıristiyanlık, kendi ırkından ve soyundan başkasına hayat hakkı tanımayan kokuşmuş yahudilik adetlerine özenti duymaya set çekmiş, taklitçiliği adet haline getirenlerin, milli ruhunu kaybedip, özendiği o topluluğun mahiyet ve karakterini elde edeceğine işaret buyurmuşlardır.

Dinin direği olan namaz ibâdeti, dahi güneşe tapanlara benzememek için, kerâhat vakitlerinde yapılmaz.


Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerîm’inde meâlen şöyle buyurur: 

“Ey îmân edenler. Yehûd ile Nasârâyı (Hıristiyanları) dost edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin (Yahûdiler, yahûdilerin, Hiristiyanlar hiristiyanların) dostlarıdırlar, siz müminlerden her kim, onları dost tanır, velî tutarsa, şüphe yok ki o da onlardandır. Onlardan sayılır. Âhirette onlarla berâber haşrolunur...)” (Mâide, 51 Elmalılı, 3/1712),
“Mü’minler, mü’minleri bırakıpta kâfirleri dost edinmesin” (Al-i İmrân, 28 )
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ehl-i küfre benzemekten korkutmak için; 

“Kim bir kavme benzemeye azmederse,o onlardandır ”buyurmuşlardır. (Feyzü’l-Kadir)

Diğer bir hadîs-i şerîflerinde; “Bir kişi, diğer bir kişinin ameline, yoluna ve âdetine râzı olursa, muhakkak ki o onlardandır.” buyurmuşlardır. (Kenzü’l-Ummal, 9/10)


Yüce dinimizin mensubu olduğunu, ve müslümanca yaşamaya çalıştığını söyleyen nice insanların,müslümanlarla alakası olmayıp, temamen başka dinlere mensup insanların adeti olan, "NOEL, PASKALYA" ve benzeri adetlere kendilerini kaptırıp, büyük günah bataklıklarına düştükleri bir hakikattir. 

İşte yukarıda bahsi geçen adetlerden biriside, bugün akşamdan sonra bütün hıristiyan alemince, ve memleketimizde de birçok gafil insan tarafından kutlanacak olan, noel ve miladi yılbaşı eğlenceleridir. O noel ve yılbaşı ki; Müslümanlıkla uzaktan yakından hiçbir alakası olmayıp bilakis hıristiyanlığın küfür kokan bir adeti olduğu için, hem dinimize, hemde özünü dinimizden alan örf ve adetlerimize zıttır.


İmâm-ı Rabbânî Hazretleri:
“İki dîni tasdik eden dahi, şirk ehlinden sayılır. İslâm hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs edenler müşriktir. Halbuki küfürden uzaklaşmak, şirk şâibelerinden sakınmak tevhiddir.’ buyurarak, şöyle devâm eder:
Hindûların büyük bildikleri günlere tâzîm, Yahûdîler ve hıristiyanlarca bilinen âdetlere uymak, küfrü îcâp ettirir."
Nitekim ehl-i İslâm’ın câhilleri, bilhassa kadınlar, kâfirlerin belli günlerindeki küfür merâsimini icrâ etmektedirler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar... Böylelikle o merâsîme tam mânâsı ile îtinâ ederler. (Mektubât-ı Şerife, 3 /41)

İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Hazretleri, böyle merâsimleri icrâ ile ehl-i küfre benzeyenlerin acıklı sonunu şu ifâdeleriyle haber verirler:

Bir defâsında, bir hastanın ziyâretine gittim. Ölümü yaklaşmıştı. Hâline teveccüh ettiğim zaman gördüm ki kalbi, şiddetli zulmet içinde. Her ne kadar bu zulmetin kalkması için teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde saklı duran küfür sıfatından dolayıdır. Bu sıkıntıların başlangıcı dahi, küfür ehli ile dost geçinip durmasıdır".

Bundan sonra belli oldu ki bu zulmetlerin def’i için teveccüh, yerinde bir iş değildir. Zîrâ onun bu zulmetlerden temizlenmesi, cehennem azâbına kalmıştır. Ki küfrün cezâsı da odur. Ve bana mâlum oldu ki, onda îmandan bir zerre miktarı mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedî kalmaktan kurtulacaktır.

Noel ve yılbaşı; içkiyi fuhşu teşvik edip, yeşeren çam fidanlarının yok edilmesine, israfa, kumara, cinayete ve sefalete teşvik edip iflasın amili olduğu ve İnsanı, insanlık tahtından indirip hayvani bir seviyeye düşürmektedir. Süfli bir hayata zebun kıldığı gibi, İnsanı mümtaz vasıflardan ayırıp, Hak'kın ve halkın nazarında en aşağı seviyeyelere düşürmektedir...


Yine içkinin kontrolü altına giren insana herkesin gözü önünde her türlü bayağılığı işlettiği, edep ve haya duygularının yok olmasına, birçok fazilet müesseselerinin yıkılmasına sebebiyet verdiği için. 
Daha bizim bildiğimiz bilmediğimiz, nice nice rezaletin işlendiği bir gece olması sebebiyle, yüce dinimizin esaslarına, içtimai hayata, akla ve mantığa, edep haya ve ahlak müesseselerine tamamen zıttır.

Muhterem Mü’minler! İşte böyle bir gece, biz mü’minlere, duvara astığımız takvimin tükenip bir yenisinin konulacağını hatırlatmaktan başka hiçbir şeyi ifade etmemelidir. Bir mü’minin bu gece niyetiyle, normal günlük yaşayışına ilaveten, en küçük bir değişik davranışta bulunması iman, inanç ve i’tikad noktasından büyük tehlike arz etmektedir. 

Bu sebeple, şuurlu mü’mine bu gecede düşen vazife; yemesinde içmesinde, giyim ve kuşamında en küçük bir değişiklik yapmayıp, sadece Ümmet-i Muhammedin bu gecenin şerrinden, zulmetinden emin olmaları, ve hakiki iman ve hidayet üzere hayatlarını tamamlamaları için Cenab-ı Hakk’a çokca dua ve iltica etmektir. 



Bir ayet-i kerimede meâlen 

“Bırak onları(kendi hallerine) yesinler, eğlensinler! Onları (boş bir) emel oyalayadursun. Yakında bilecekler onlar.”

(Emekli İMAM Hatip: Osman Yıldız)



Ayetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma. Onlar, Rablerine eş tutuyorlar". (En.am suresi. Ayet 150)

Allahın! düşmanlarının bayramlarını kutlamaktan sakının (Hazreti Ömer ra.)

"Kim herhangi bir gruba benzerse o da onlardandır." (Ebu Davûd, Libas 4) diyor Peygamberimiz. (asm)