28 Kas 2011

FATİHİN İSTANBUL ZAFERİ (FETH-İ MÜBİN) KUTLU OLSUN


  29 MAYIS 1453 (FETH-İ MÜBİN)


KONSTANTİNİYYE ELBETTE FETH EDİLECEKTİR,O’NU FETH EDEN KUMANDAN NE GÜZEL KUMANDAN,

O’NUN ASKERİ NE GÜZEL ASKER






Artık gecikmeye sebep ve lüzum yoktur. Öyle bir fikri takibe ve öyle bir maksada hizmete hayatımızı vakfedelim ki, ya bu şehri alalım ve yahut fethi uğruna mücadele ederek hepimiz ölüm diyarını vatan edinelim.

  

FETİH KUTLU OLSUN



13 Kas 2011

Dört Kapı

 Dört Kapı



Öğrencilerinden biri Mevlana'ya sormuş;

"-Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?"

"-Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım.
...

Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlana'nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş.

Öğrenci Mevlana'ya dönmüş, olanları anlatmış.
Mevlana; "-İşte sana istediğin örnekler....
Birinci, şeriat kapısını geçmiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.

İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi. "Sana kötülük yapana bile iyilik yap". Onun için döndü, oturdu.

Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek Yaradandan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.

Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile..."



Döndüm Mevlana Gibi

7 Kas 2011

Kurtların dostluğu

Bayburt Eymur Köyü


Bir Hakk dostu anlatır:

Geniş ve ıssız bir ovadan geçiyordum. Garip bir çobana rastladım. Gördüm ki, derin bir huşû içinde namaz kılıyor, sürüsünü de kurtlar koruyordu. Taaccüb ettim. Merakla namazın bitmesini bekledim ve:

“–Ey çoban! Kurtlar nasıl oldu da koyunlarınla dost oldu? Onlardaki düşmanlık ve cânîlik rûhu nasıl oldu da yerini sulh ve muhabbete terketti?” diye sordum.

Allâh’a secdenin alâmeti sîmâsını nûra bürümüş olan sâlih çoban, şöyle dedi:

“–Ey garip yolcu! Kurtların kuzulara olan şu dostluğundaki sır, çobanın, sürünün asıl sahibine olan dostluğuna bağlıdır. Yâni bu hâl, muhabbetteki bir sırdır.”

Bu kıssada da görüldüğü üzere muhabbet, öyle bir sırdır ki, insanın rûhunu inkişâf ettirip geliştirme bakımından ondan daha güçlü bir müessir yoktur. Hele o muhabbet bir aşk hâline gelmişse, onun nûru bütün hevâ ve hevesâtı yakar. Zulmet perdelerini kül eyler ve gönlü sonsuz yüceliklere nâil kılar. Zîrâ:

“Ben gizli bir hazîne idim. Bilinmeme muhabbet ettim de bu kâinâtı yarattım.” (İ. Hakkı Bursevî, Kenz-i Mahfî) beyânında ifâde edilen gizli hazînenin en yüce vasıflarından biri de, mutlak güzellik idi.
İşte Cenâb-ı Hakk, bu esrârlı ve nâmütenâhî idrâk ötesi güzelliğin gizli kalmasını arzu etmedi ve kâinâtı yarattı.

Bu yaratışta O’nun sonsuz güzellik ve nûr deryâsından bir damlacık, bu âleme ve toprağa nasîb oldu. Böylelikle toprak, diğer varlıklardan ayrı bir üstünlük ve meziyet kazandı. Öyle ki Allâh Teâlâ, varlıkların en şereflisi olarak yarattığı insanı da topraktan halketti.

Bütün varlıkları ilâhî muhabbetle yaratan Allâh -celle celâlühû-, onların herbirini kendisinin san’at ve kemâline delîl kıldı. İlâhî bir san’at hârikası olan insanın varlığı da, aşk ve muhabbetin kâmil bir tezâhürü oldu. Zîrâ Hakk’ın gizli hazînesinden taşıp coşarak tezyin ettiği bu âlem ve topraktan murad, yalnız alabildiğine engin yeşil kırlar, vâdîler, ulu sahrâlar ve dağlar değildir. Toprağın ve bütün mahlûkâtın yaratılışına vesîle olan aşk, muhabbet menbaı ve kâinâtın özü olan insandır. Bu itibarla insanın mükerremliği, yaratılış gâyesini koruyabildiği nisbettedir.

Diğer taraftan var oluş sebebi “muhabbet” olduğundan her canlıda bu vasıf, fıtrî bir temâyül arzeder. Bir akrebin bile yavrularını sırtında taşıması, muhabbetin bir neticesidir. Ve bu temâyül, varlıkların en şereflisi olan insanda zirvededir.


Deli gönül
Bilmeyen ne bilsin seni, gamlanma deli gönül..
Gönülden anlamayana, bağlanma, deli gönül.
İçin tatlı, özlü yemiş, kıırıldıkça ballanır.
Sende ki seni koyup, avlanma, deli gönül..

Bu görünen ben değilim, ben ben dediğim nedir ?
Dilimle söz söyleyen, sözü söyleten midir_?
Baştan ayağa gömleksem, içimdeki ben midir?
Sureti ben sanıpta, avlanma deli gönül..

Sinenin içindekine aldanıp, gönül sanma..
Varacağın o menzili; tesbih, seccade, sanma..
Attığın üç, beş adımla, yollar tükendi sanma!
Yolların başındayken, sallanma, deli gönül..

Padişaha vasıl olan, elbet olur padişah..
Sırların sırrı onda "Lailahe illallah".
Görmeyerek yol yüreyen "bela bulur" ahu vah..
Sarayda vahdet vardır, canlanma deli gönül !

Hz. Mevlana.

 

5 Kas 2011

Bayramınız mübarek olsun

Bayburt Eymur Köyü

Arefe Günü Sabah Namazından İtibaren Bayramın Dördüncü Gününün İkindi
Namazına Kadar Yirmi Üç Farz Namazının Arkasından Birer Defa,

"Allahü Ekber Allahü Ekber, La ilahe İllallahu Vallahu Ekber. Allahu Ekber

Ve Lillahi'l-Hamd "Diye Tekbir Getirilir ki, Buna"Teşrik Tekbiri"Denir."


      "Anlamı Şöyledir: "Allah Herşeyden Yücedir, Allah Herşeyden Yücedir.
Allah'tan Başka İlah Yoktur. Ey Allah'ın Herşeyden Yücedir,
Allah Herşeyden Yücedir. Hamd Allah'a Mahsustur"
(Erdal Özdemir)

4 Kas 2011

Bugün CUMA

Bayburt Eymur Köyü

Bugün CUMA

Yürüyorsun..telaşların omuzlarında..çalışıyorsun umutların köşe başlarında..yaşıyorsun özlemlerin yarınların ardında..gülüyorsun mutlulukların var-yok arası gidip gelmelerde..an'ın bıçak sırtında nefes alıp veriyorsun..aldığın nefes kadar umutlusun,verdiğin kadar huzurlusun.. 

Sürekli ve kalıcı sanıyorsun kendini..oysa bedenini bir andan başka bir ana taşıyamıyorsun..sonraların sonrasında hayallerin..iki dudağının arasında hayatın..alıp verdiğin nefes kadar varsın..nefesin ha bitti ha bitecek.. 

Varlığını çoğaltıyorsun kendince..biriktiriyorsun elinde olanlar bitti bitecek.. 

Kızgın bir kor gibi avucunda kaygıların..şehrin girdaplarında bir varsın bir yoksun..umut ile umutsuzluk arasında dolanıyorsun.. 

Kaldırımların sana söyleyeceği yok..kapılar bir yerlere açılmıyor..meydanlar sesine ses katmıyor..sokaklar kalbine çıkmıyor..aynalarda yüzün eskimiş,ağlıyor.. 

Bilmeden benliğini sivriltmişsin..farkında değilsin umutlarının hepsini cılız nabzına taşımışsın..sesin çöle düşüyor,sözün boşlukta kalıyor..huzurdan azalıyorsun her an hüsranın büyüyor.. 

Bugün cuma..varlığın bayramı bugün...seni varedenin seni severek var kıldığını haykırıkıyor ezanlar..seni sevenlerin ve sevdiklerinin arasına katan Rabbinin,varlığını sadece varlığını,hiç bir şeye sahip olmasanda,hiç bir albenili görüntüye sığınmasanda,hiç koşulsuz kabul ettiğinin habercisi ezanlar.. 

Dur şimdi..şimdi dur..kendini kırılgan aynalarda çoğaltmaya çalışan bencilliğini sustur..seni boş sevdaların yokuşuna süren hırsını sakinşleştir.. 

Gürültüyü kes;secdenin sükunetine at özlemlerini..kıskanıpta seni güya iyliğin için bin bir cezbeyle dünyanın kuyusuna atmak isteyen,atıpta ardından kanlı gömleğine bakarak yalan yere ağlayacak sahte kardeşlerinden uzağa at kalbini ve kalıbını.. 

Bugün cuma.. 
Dünyadan ümidini kes.. 
Sonsuzun pınarına yapıştır dudağını.. 

Senai DEMİRCİ

1 Kas 2011

KURBAN NASIL KESİLİR

Bayburt Eymur Köyü


GRAFİKLERLE KURBANLIĞIN YATIRILIŞI ve KESİMİ


Kurban, mümini Allah'a yaklaştırır


Kurban Bayramı, Hz. İbrahim ve İsmail'den günümüze kadar, hep bir kahramanlık, fedakarlık, hasbîlik ve teslimiyet sembolü olagelmiştir.

   Kurban Bayramı, tıpkı orduların savaşa gidişi gibi gürül gürül tekbirlerle gelir ve bir velvele olur, her yanda yankılanır. Onda hem bir mûsiki ve şiir hem de muharebelerin bin tarraka ile gürleyen hakkı ilan sesleri iç içedir.

   Kur'an-ı Kerim'de 'Kesilen kurbanların ne eti, ne de derisi Allah'a (cc) ulaşır. Yaradan'a ulaşan sizin takvanızdır.' denilmektedir.

   Bu lütfun gerçekleşebilmesi için kesilen kurban Allah rızası için kesilmeli, etleri ise yine Allah (cc) rızası için fakir fukaraya dağıtılmalıdır. İbadetler hikmetlerinden veya getirdiği faydalardan ziyadeAllah emrettiği için yapılır. 
   Ama onların hikmetlerini ve güzelliklerini bilmek bizim kulluğumuzun bir gereği ve Allah'ın nimetlerini yâd etmek için birer vesiledir.
   Kurban kesmenin de Allah'ın bir emri olması hasebiyle sayısız hikmetlerinin olduğunda şüphe yoktur. Kurban kesmek, öncelikle peygamberlerin babası Hz. İbrahim'in, oğluna bedel olarak    Allah'ın gönderdiği koçu kesmesi hadisesini bizlere hatırlatıyor.
   Hayat nimetine şükrün bir ifadesi olarak kurbanı kesiyoruz.
   Ayrıca ahirete bir hazırlık olması, günahlarımızın affı ve kabirle başlayan yeni bir hayat yolunda kurbanın bizi manevi bir burak gibi alıp selamete ulaştıracağını da verilen müjdeler ışığında Rabb'imizden umuyoruz.
   Hac Sûresi'nde (22/34) ifade edildiği gibi kurban kesmekten asıl maksat Allah'ın hatırlanması, zikredilmesidir.
   Zira bizim varlık gayemiz Allah'ı bilme, tanıma ve O'na yaklaşmadan ibarettir.
   Burada Allah'a yaklaşma ameliyesi adeta bir bayram olarak ilan edilmiştir.
   Kurban kesmenin, insan olarak hepimizin mutlaka almak zorunda olduğu gıdalarla da yakından alakası vardır.
   Din, hayatımızın her safhasını kuşatıyorsa, bizim bu yönümüze de hitap etmeli değil midir? Etin, insan için zaruri gıdalardan olduğunda şüphe yok.
   Ama bu gıdanın herkes tarafından rahatlıkla temin edildiğini söyleyemeyiz.
   Nafile olarak başka zamanlarda kesilen kurbanların dışında, Kurban Bayramı'nda da Müslümanlar, kestikleri bu hayvanlarla et yemekten mahrum bulunan önemli büyük bir kitleyi bu nimetten istifade ettirmektedir.

Mükremin Albayrak,İstanbul






KURBANLIK ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Kurban olabilmesi için, hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması ibadetin sıhhati için şarttır.
- Bir ya da iki gözü kör olan havyanlar kurban edilemez.

- Kulağı ve boynuzunun üçte biri gitmemiş olmalı, burnu kesik olmamalı.

- Kuyruğunun üçte biri gitmemiş ve ağır hasta olmamalı

- Kesim yerine yürüyerek gidemeyecek derecede aksak olmamalı.

- Dişlerinin yarıdan fazlası düşmüş olmamalı, dilinin büyük bölümü
yerinde olmalı.

- Koyun ve keçide bir, sığırda iki memesi kurumuş olan hayvan kurban edilemez.

KURBANLIK SIĞIRIN YATIRILMASI

Yaklaşık 8 metre uzunluğunda kalın bir ip önce boynuzlardan sıkıca bağlanarak boyuna geçirilir.


Ardından ip hayvanın ön ayakların koltuk altından sırtına doğru dolanarak bağlanır.



İp sol tarafından arka kısma devam ettirerek karın ve arka ayak arasından sırta doğru dolandırılır.


Sırt kısmından uzanan iple 2 kişi kurbanı geriye çekerken önde 1 kişi kurbanın başını tutar.


Kurbanın yüzü kıbleye çevirilip ön ve arka ayaklar birbirine bağlanır. Kesim tamamlandıktan sonra hayvanın içindeki kanın daha güzel boşalması için ayaklardan biri (sol akra tercih edilmeli) serbest bırakılmalı. Küçükbaş hayvanlarda bir ayak bağlanmayabilir.


Kesim için yapılacak dua:

Kesimden önce "Allahümme hâzâ minke ve leke, inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn. Allahümme tekabbel minna. Amin." denerek okunup kesim başladığında Çevreden bulunanlarla birlikte teşrik tekbiri getirilir "Allahu Ekber, Allahu Ekber, Lâ ilâhe illâllâhu vallâhu Ekber, Allahu Ekber ve lillâhi'l-Hamd"

Kesim:
Kesen kişi "Bismillahi Allahü Ekber" dedikten sonra beklemeden kurbanın boyun kısmında 3 damarı birden kesmeli.

Yön: Kurbanlık hayvan başı ve ayakları kıbleye döndürülmeli. Kesen kişinin de kıbleye yönelmesi sünnettir.

Vekalet: Kurbanın sahibi kesmeyi bilmiyor ise kesebilecek başka birini vekil tayin ederek kestirebilir. Bunun için (Allah rızâsı için bayram kurbanımı kesmeye seni vekil ettim) demesi ve kalben de niyet etmesi lâzımdır.

Kanın akması için derinliği ve genişliği yarım metre olan bir kuyu açılmalı. İş bitiminde kapatılmalı.